3 Nisan 2009

ARIYORSAN...



"Vedalar için canını sıkmana gerek yok.

Yine buluşabilmek için bir elveda lazımdır.
Ve dostlar için anlar, ya da
ömürler sonra yine buluşmak;
kaçınılmazdır.."


şeklinde mavi tüy'den bir iki cümleyle sonlandırıyoruz
Muhsin Yazıcıoğlu yazılarımızı.

evet, resimde orijinali yazılı olan bu söz,
Richard Bach'ın mavi tüy isimli kitabındandır.

kuzey ve defter'den bir mim daveti aldım
konusu: en çok etkilendiğiniz kitap.
yazıya mavi tüy'le giriş yapmam da ondandır.

Yazmaktan hiç hoşlanmam.
karanlıktaki bir fikre sırt çevirebildiğim takdirde,
ona kapıyı açmaktan kaçınabildiğim sürece
kaleme bile uzanmam.

Ancak arada sırada
ön duvar büyük bir patlamayla uçar
cam, tuğla ve kıymık olarak içeri yıkılır,
molozların üzerinden biri gelir ve
can damarımdan yakalayıp hafif bir sesle,
'Beni kelimeler halinde kâğıda dökmeden
seni bırakmam,' der.

Illusions (Mavi Tüy)'la böyle tanıştım.
Ortabatı'da sırtüstü yatıp
bulutları buharlaştırma deneyleri yapıyordum
ve hikâyeyi bir türlü aklımdan çıkaramıyordum...
Bu işte, gerçekten usta biri gelseydi de
bana dünyamın nasıl işlediğini
ve onu nasıl kontrol edebileceğimi öğretseydi.
Süper derecede ilerlemiş biriyle karşılaşsaydım...
Ardındaki gerçekleri bildiği için
dünyanın yanılsamaları üzerinde güç sahibi olan
bir Siddharta ya da İsa
zamanımızda ortaya çıksa ne olurdu?
Onunla bizzat tanışsaydım,
o da bir çift kanatlı uçakla uçuyor olsa
ve benimle aynı çayıra inseydi?
Ne derdi, neye benzerdi?
Belki de günlüğümün yağa bulanmış,
ot lekeli sayfalarındaki Mesih gibi olmazdı,
belki bu kitabın söylediği şeyleri söylemezdi.

Ama bir de bunun bana söyledikleri:
biz düşüncelerimizde olanı mıknatıs gibi yaşamamıza çekeriz
-eğer bu doğru ise- şu anda burada olmamın bir nedeni var demektir.
ve siz de aynı durumdasınız.
Belki de bu kitabı elinizde tutuyor olmanız bir rastlantı değildir;
belki bu serüvenlerde
sizin buraya hatırlamak için geldiğiniz bir şeyler vardır.
Ben öyle düşünmeyi tercih ettim.
Ve benim mesihimin hayal ürünü olmadığını,
başka bir boyuttan ikimizi de izlediğini
ve aynen bizim planladığımız gibi
planının gerçekleşmesine gülümsediğine
inanmayı seçiyorum ben.
(kitabın girişinden)

Richard müşteri bulmak için gittiği Ferris’te Donald Shimoda adında kendisiyle aynı işi yapan bir pilotla tanıştı. Donald daha önce tanıdığı insanlardan çok farklıydı. Kullandığı çift kanatlı uçak çok eski yapım olmasına rağmen sanki henüz alınmış kadar yeniydi. Donald’la tanışıp arkadaş oldular.

Richard ona daima sorular soruyordu ama bazen istediği cevabı alamıyodu.Bunun için doğru soruyu sorması gerekiyordu.Zamanla bunu öğrendi.Artık istediği şeyi önce düşünüyor daha sonra soruyordu. Donald kararsız kaldığı zamanlarda kullandığı kıtabı Richard’a verdi. Ne zaman kararsız kalırsa kıtabı açmasını; açtığı sayfada ihtiyacı olan bilgiyi orada bulabileceğini söyledi. Richard gerektiğinde kitabı kullanıyordu ve artık mucize diye birşeyin olmadığını biliyordu.
(kitabın ortasından)

işte sana yeryüzündeki görevini tamamlayıp
tamamlamadığını anlaman için bir test:
eğer yaşıyorsan tamamlamamışsın demektir..
(kitabın arkasından)


doksanlı yıllardı.
işte bu kitabı okuduğumda çok etkilenmiştim.
lakin mim'e vereceğim cevap bu değil :)

çünkü ben,
Richard Bach'ın hayal ettiği,
-belki bu kadarını hayal bile edemez-
bu asırda yaşamış
çift kanatlı bir adam tanıdım,
ve kararsız kalınan anlarda
ve her zaman bakılacak o kitabı buldum.
ya da o beni buldu.

sene 2005 ti
ve hayatım değişti....

K®HAN
isa, kanat, kitap, mavi tüy, richard bach, siddharta, zûlcenâheynisa, kanat, kitap, mavi tüy, richard bach, siddharta, zûlcenâheyn